Türkisch | Englisch | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
General | enfekte olan | infected adj. | ||
We're all infected. Hepimiz enfekte olduk. More Sentences |
||||
General | enfekte olan | contracting adj. |
Türkisch | Englisch | |
---|---|---|
Politics | ||
Politics | biyoterörizm vakalarında yalnızca enfekte olan kişilerin ve temaslıların aşılandığı savunma stratejisi | ring containment n. |
Medical | ||
Medical | ipliksi nematodlarla enfekte olan | filarial adj. |
Pathology | ||
Pathology | deri altı dokuların enfekte olmasından kaynaklı, doku nekrozu ve ağrıya sebep olan şiddetli bir hastalık | necrotizing fasciitis n. |
Pathology | var olan enfeksiyon üzerine yeniden enfekte etmek | superinfect v. |
Pathology | enfekte hücrelerde profaj olarak bulunup nadiren lizise neden olan | temperate adj. |
Biology | ||
Biology | virüs veya hastalık yapıcı madde ile enfekte olan hücre | host n. |